İyi polis var mıdır??
Aykırı yönetmen Abel Ferrara'nın, King Of New York'tan hemen sonra çektiği ve kült filmler antolojisine rahatlıkla girebilecek bir film Bad Lieutenant...
Film, pis işlere bulaşmış ve madde bağımlısı olan teğmen rütbesindeki bir polisin hayatından bir kesiti anlatıyor.
2 çocuklu bir aile babası olmasına rağmen o; Bronx'un bütün pisliklerinden haberdar olan; her türlü torbacıdan, hırsızdan pay alan veteran bir kötü polistir.
Onun için hayatta iyilik kavramı diye bir şey asla olmadı! Kendini pisliğin içine bırakmış ve bu hayatta bir şekilde yaşıyor. Kötülüklerle mücadele ederek değil ama! Bizzat kötülüğün kendisi olarak...
Böyle bir film için fazlasıyla romantik bir an?
Polis yine iş başında?!
Bronx'un mahalle arası hırsızları bir dükkanı soyuyor. Peki tesadüfen olay yerine teğmen gelirse?! Zenci hırsızlardan birinin duruşundaki çaresizliğe bakın. New York'un bütün serserilerini tanıdığı gibi onları da çok iyi tanıyan ve kendilerinden daha pislik olan bir adamın, "bin bir zorlukla" çaldıkları paraları onlardan "kolayca" alması...İşte çaresizliğin asıl sebebi bu!
Filmin meşhur mastürbasyon sahnesi
"Real Justice 4 You": Polis, rahibeyi iyilik için değil adalet (?!) için ikna etmeye çalışırken...
Her şey sonucu olarak yine tek suçlu o mu?
Her şey sonucu olarak yine tek suçlu o mu?
İyilik Mefhumu: Sapla saman karışırsa?!
Arkaki "It All Happens Here" sözü, yalnızca boks maçı için söylenmiş olabilir mi?!
Teğmen rolündeki Harvey Keitel'ın, Rahibe ile konuştuğu sahne, karakterin psikolojisine dair en net detayı veriyor. Teğmen'in, iyilik ve adalet kavramlarının birbiriyle hiç örtüşmemesi ve bilhassa iyilik mefhumuna olan yabancılık; ana-karakterin dibe vurmuşluğunun somutlaşmış haliydi.
Bir kara-film olmasına rağmen Abel Ferrara'nın filmografisinde ışık gibi parlayan Bad Lieutenant, aslında sadece batağa bulaşmış bir polisin yaşamından bir kesit anlatmıyor. Bu kesiti anlatırken, insanlığın yaptığı en önemli yanlışlardan biri olan; hatayı kendi yerine başkasında arama gafletini çok sert bir biçimde eleştiriyor. Kör gözüm parmağına şeklinde değil de; öykünün içine gizleyerek verdiği bu ilginç mesaja ulaşana kadar Bad Lieutenant bizi de kendisiyle beraber dibe çekiyor...
Kapanışı, filmdeki Johhny Ace versiyonuyla değil Elvis Presley'nin söylediği versiyonla yapalım. Belki bizi filmin bunalımlı atmosferinden çıkarır.
"I'll Forever love you for the rest of my days"
-