19 Kasım 2010 Cuma

İz (1994)

Karelerle Anlam Yaratmak?!


1) Farklı fikirlere sahip insanların resmedilmesi.


2) Üç maymunu oynamak hiç bu kadar 'kör gözüm parmağına' tadında resmedilmemişti.


3) Zihinsel kaos ve ebediyetsizlik kavramlarının somutlaştırıldığı bir kare...


4) Karenin içindeki karakterlerin, kadrajdaki yerlerine bakalım. Karakterler küçük bir çubuk gibi. Toplum karşısında yabancılaşma ve karakterlerin güçsüzlüğü imgelenmiş.

Tayfun Pirselimoğlu'nun senaryosunu yazdığı bu film, Yeşim Ustaoğlu'nun ilk filmi. Yönetmen bu filminde çok zorlama sahnelere imza atmış. Bir an, bir film izlediğinizi değil de, bir yönetmen adayının deneyindeymiş gibi hissediyorsunuz kendinizi. Sanki yönetmen bu sahneleri çekebilmenin hayalini kurmuş, "illa bunları bunları çekmem lazım" dermiş gibi eğreti duruyor bu sahneler filmde. Yazık!

1) Filmde dikkatimi çeken 4 kadrajın screenshotını görüyorsunuz. ilk kareye bakalım. Birbirine fikirsel olarak düşman iki karakter var ve böyle bir betimlemeye gerek duyulmuş. Peki neden? Biz bu karakterler hakkında hiç bir şey bilmiyor muyuz. Eğer karakterleri tanımamış olsaydık; bu sahne gerçekten nefis bir anlam taşıyacaktı. Ama hayır. Karakterlerin birbirleri hakkında ne düşündüğünü neredeyse tamamıyle biliyoruz ve bu kadraj da; ister istemez gülümsetiyor.

2) Üç maymunu oynamak. Bu deyimin anlamını herkes biliyor değil mi? Toplum da hiç bir olaya müdahil olmak istemeyen, etkisiz kalmak isteyen kişilerin davranış biçimidir. 

Pavyon sahnesinde çalgıcılardan bilgi almaya gelen adamımıza -daha konuşma başlamadan- böyle bir cevap veriliyor. İlk kareye nispeten daha anlamlı olmuş. Ama yine de filmin bütününe bakılınca, sahne; bir Benny Hill Show kesiti gibi duruyor. Olabildiğince yapay. Üstelik gülünç olmasıyla da filmin tüm gerilimli atmosferine çelme takıyor. Hiç hoş değil!

3) Biraz daha iyi. Karakterin bulunduğu ruhsal durumu tasvir etmesi açısından gayet anlamlı. Seyirciye de öykü için bir yol gösterici oluyor bu sahne. Yönetmenin apartman merdivenlerine ve onların üzerinden kareleri anlamlandırmaya olan takıntısı ister istemez dikkat çekiyor.

4) Az önceki sahne gibi bu sahne de; filmin mihenk taşlarından biri. O küçücük karenin içinde bulunan karakterlerin tüm çerçeve içindeki konumu gerçekten çok kritik. Özellikle ana karakterin konumu; bize kahramanımızın hayat karşısında ciddi ölçüde aciz-savunmasız bir duruma düştüğünü, hatta bir o kadar da toplumdan soyutlandığını anlatıyor. 

Filmin ne anlattığının, öyküsünün ne olduğunun hiç bir önemi yok. Bunların hiç birinden bahsetmeyeceğim. İzleyip görün. Ameliyat masasındaki karnı deşilmiş hastanın 4 yerine baktım ve ilginç bir şey gördüm. Film tam anlamıyla bir kobay. Yönetmen kafasında kurduğu her şeyi filmde uygulamaya çalışmış. 

İlk 2 kare, ne kadar özentisiz ve gereksiz ise; son 2 kare de bir o kadar güzel ve önemli. 

İz, aslında 1991 yapımı Gizli Yüz'ü andırıyor. Öyle ki; Ömer Kavur gibi bir auteur bile bu tarz soyut bir film çekmek için aceleci davranmamış. Ustaoğlu, bu 'ilk film'inde çok dalgalı bir denize girmiş. Belki sağ sağlim karaya ulaşıyor ama sonrası galiba bitkisel hayat...

Hiç yorum yok: